İznik Kılıçaslan Caddesi üzerinde, İtfaiye ve Özel idare Müdürlüğü’nün karşısında Çandarlı Halil Paşa’nın Türbesi bulunmaktadır. Çandarlı Halil Paşa, Çandarlı İbrahim Paşa’nın büyük oğlu olup, Sultan II.Murad ve Fatih Sultan Mehmet döneminde sadrazamlık yapmıştır. Yeni bir Haçlı Seferine neden olacağından ötürü İstanbul’un fethine karşı çıkmıştır. Bununla beraber fetihe katılmış, Rumelihisarı’nda kendi adına bir de kule yaptırmıştır. Fetihten sonra idam edilmiş ve İznik’te kendisinden önce ölen oğullarının yanına gömülmüştür. Halil Paşa Osmanlı tarihinde idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.
Çandarlı Halil Paşa Türbesi, dikdörtgen planlı olup, 1455 yılında yapılmıştır. Yapının batı cephesi kesme taştan, diğer bölümleri de moloz taş ve kerpiçten örülmüştür. Türbenin güneyinde dikdörtgen bir kapısı olup, kuzey, güney yönlerinde birer penceresi bulunmaktadır. Türbe basit ve sade bir yapıdır. Türbe içerisinde ayrıca Halil Paşa’nın oğulları Yusuf Çelebi, Süleyman Çelebi, kızı Nefise, Siit ve Hatice hatun’un mezarları bulunmaktadır.
Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi (İznik)
İznik, Kılıçaslan Caddesi üzerinde, Lefke Kapısı yakınında bulunan bu türbe, Çandarlı Halil Paşa’nın küçük oğlu İbrahim Paşa’ya aittir.
Türbe 1429 yılında yapılmıştır. Dikdörtgen planlı basit bir türbe olup, günümüzde çatısızdır.
Çandarlı Halil Hayrettin ve Ali Paşa Türbesi (İznik)
İznik’in doğusunda, Müslüman mezarlığı olarak nitelenen Abdülvahap Sancaktari'nin mezarına giden yolun üzerindeki mezarlık içerisinde yer almaktadır. Serez'de 1389’da ölen Paşa'nın cenazesi, İznik'e getirilerek bugünkü türbesine defnedilmiştir.
Türbe farklı zamanlarda yapılmış iki ayrı mekandan meydana gelmiştir. İlk defa batıda 6.75x6.75 m. ölçüsünde kare planlı bölümü yapılmıştır. Bu bölümün üzeri 12 kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin kilit taşının olduğu yer açık bırakılmış ve içeriye yağmur damlalarının girmesi sağlanmıştır. Bu bölümün dört penceresi ve bir de giriş kapısı bulunmaktadır. Türbenin duvarları tek sıra moloz taş ve bazen tek, bazen de üç sıra tuğla ile örülmüştür. Kubbenin dışında kalan bölümler kiremitle örtülmüştür. Kapıdan girilince güneyde Ali Paşa’nın, kuzeyde de Halil Hayrettin Paşa’nın sandukaları bulunmaktadır. Bu sandukalar dikdörtgen prizma şeklinde olup, baş ve ayak uçlarına mezar taşları yerleştirilmiştir. Halil Hayrettin Paşa’nın mezarının ayak taşının iç yüzünde;
“Hayreddin Paşa yediyüz seksendokuz (h.789-M.1387) yılında Serez şehrinde yokluk evinden beka evine göç etti” yazılıdır. Mezar taşının dış yüzünde de;
“Ayın çarşamba günü Mehmed, Hazreti Mevlâ'ya kavuştu,ilk bahara müsadif rebülevvel ayında yer, gök ehli O'nun için kan ağladı. O'nun ruhu cennete gitti” yazılıdır.
Mezarın baş taşı ile iç ve dış yüzeylerinde, sandukada çeşitli dualar yazılıdır.
Ali Paşa'nın mezarına ait ayak taşının üzerinde;
“Vezirlerin efendisi ve halkın eşrafının sığınağı Hayreddin Paşa oğlu Ali Paşa, Allah her ikisinin de mekanını cennet etsin, hicri sekiz yüz dokuz (H.809 - M.1406)senesinin recep ayının yedinci günü cumartesi, yokluk evinden sonsuzluk evine göçtü” yazılıdır.
Aynı türbede, Halil Hayreddin Paşa 'nın (H.832-M.1430)'da ölen oğlu İbrahim Paşa'ya ait bir sanduka bulunmaktadır.
Bu türbeye daha sonra ilave edilen ikinci bölüm 7.40x7.60 m. ölçüsünde olup, her iki bölüm birbirleri ile bir kapı ve pencere ile bağlantılıdır. Gerçekte buradaki kapı ilk türbe mekanının da orijinal girişidir. Türbenin üzeri Türk üçgenlerinden oluşan bir kuşakla 12 köşeli türbe kasnağına geçilmektedir. Bu bölümün üzeri de kubbe ile örtülüdür. Her iki bölüm arasında yükseklik farkı belirgin biçimde görülmektedir. Küçük türbenin yüksekliği diğerinin kubbe kasnağına ulaşmaktadır.
Bazı kaynaklarda buradaki mezarların Halil Hayreddin paşa sülalesinden Fatma Hatun (1439), Davut Çelebi (1493), Sili Han (1561), Osman Bey (1785), Ali Bey (1789) ve Azime Hatun’a (1835) ait olduğu yazılıdır.
Abdülvahap Sancaktari Türbesi (İznik)
İznik’in doğusunda yüksek bir tepe üzerinde Abdülvahab Sancaktari Türbesi bulunmaktadır. Bu türbenin İznik’i kuşatan İslam ordularından Abdülvahab adlı bir kişiye ait olduğuna inanılmıştır. Osmanlılar İznik’i ele geçirdikten sonra, VIII.yüzyıldaki Arap kuşatmalarında yararlılıkları görülen ve sancaktarlık yapmış olan Abdülvahab isimli kişinin halk arasında inanılmış bir de efsanesi bulunmaktadır:
“Abdülvahap kuşatma sırasında gönlünü genç bir Rum kızına kaptırmıştır. Kızlar burcunu müdafaa eden sevgilisi her seferinde Abdülvahap'a Kaleyi alırsan beni de alırsın diye bağırırmış. Genç sancaktar sevgilisine kavuşmak için yaptığı hücumda bir düşman oku ile yaralanmış ve başı uçurulmuştur. Buna rağmen kılıç sallamaya devam eden sancak bir arkadaşının “bre Abdullah başını unuttun” demesi üzerine sancaktari geri dönmüş ve başını koltuğuna alarak yedi adımda bugün yattığı tepeye çıkarak kendini defnetmiştir”.
Bugün bu türbe halk arasında, sürekli bayrak asıldığından ötürü Bayraklı Dede olarak anılmaktadır.
Ahiveny Sultan Türbesi (İznik)
İznik’in doğusunda, Lefke kapısı yakınlarında, Beyler Mahallesi’nde bir parkın içindedir. Halk arasında “Ahiveyn Sultan” olarak da anılmaktadır. Ahiveyn Sultan'ın Osmanlı İmparatorluğu döneminde İznik Ahi örgütü temsilciliğini yaptığı bilinmektedir.
Türbe kerpiç bir duvarla sınırlanmıştır. XV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Burada Ahiveyn Sultan’ın yanında Afyon dede denilen dede Sultan’ın da mezarı bulunmaktadır.
Alaaddin-i Mısri Türbesi (İznik)
İznik, Beyler Mahallesi Aladdin-i Mısri Sokağı’ndadır. Türbe ilk Osmanlı müderrislerinden olan Aladdin-i Mısri’ye aittir.
K.Otto-Dorn’a göre bu türbe orijinalinde ahşap çatılı olup, XVIII.yüzyılda yapılmıştır. Türbe, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı, içerisinde kitabesiz üç mezar bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Alaaddin Mısri’ye ait olup, diğerleri bilinmemektedir.
Huysuzlar Türbesi (İznik)
İznik, İstanbul Kapısı yakınında, Atatürk Caddesi üzerindedir.
Kare planlı, briketten örülmüş duvarla çevrili üstü açık bir türbedir. Bu türbenin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır. Türbe içerisinde kitabesi bulunmayan üç lahit bulunmaktadır.
Orta Çağ Şaman geleneğinde çocuklara yönelik tanrılar bulunuyordu. Bunların en tanınmışı da Uma idi. Eski Türkler çocuklarını Uma Tanrısı’nın makamı olarak kabul ettikleri yerlere götürü orada adakların yanı sıra çocuklarına psikolojik telkinlerde bulunurlardı. İznik’teki Huysuzlar Türbesi de bu geleneğin değişik bir şeklidir. Halk arasındaki yaygın bir inanışa göre; bu türbeye belirli bir süre bırakılan çocukların uslanacağına inanılmaktadır. Huysuzluk eden küçük çocuklar bir süre türbede kaldıktan sonra elbiseleri oraya bırakılır ve çıplak olarak geri dönerler.
Kırgızlar Türbesi (İznik)
İznik’in güneyinde, Yenişehir Kapısı yakınında bulunan bu türbenin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve içerisinde yatanlar konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Söylentiye göre de İznik’in fethine katılan Osmanlı ordusunda şehit düşen Kırgızlı Türklere aittir. Bu türbeyi Y.Mimar Ali Saim Ülgen XIV.yüzyıla, Ekrem hakkı Ayverdi de mimari yapısına göre Orhan Gazi dönemine (1324-1360) tarihlemektedir. Onları izleyen sanat tarihçiler de XIV.yüzyıl üzerinde birleşmişlerdir.
Türbe günümüzde, Hacı Camadan, Camasa, Kırkkızlar, Reyhan ve Yedi Kardeşler isimleri ile de tanınmaktadır. Yapı peş peşe sıralanmış 4.25x4.25 m. ölçüsünde iki kare mekandan oluşmuştur. Kuzey yönünde üzeri tonozla örtülü 3.3 m.lik bir eyvandan türbe içerisine girilmektedir. Kare mekanlı türbeler 12 köşeli bir kasnağa oturan birer kubbe ile örtülüdür. Türbelerin doğu ve batısında yuvarlak kemerli altlı üstlü ikişer pencere, güneyinde de yalnızca bir üst pencere bulunmaktadır. İçerisinin kalem işi ile bezeli olduğu günümüze gelebilen pek az izden anlaşılmaktadır. Ayrıca pencere çevrelerinde hatayiler, kıvrık hatlar ve çiçek motifleri gibi bezemelere de rastlanmaktadır.
Türbelerin yapımında bir ile üç sıra kaba yontma taş, iki sıra tuğla kullanılmıştır. İşçilik ileri düzeyde değildir. Yer yer de ahşap hatıllardan yararlanılmıştır.
Türbe içerisine zaman zaman bazı mezarlar yerleştirilmiş ve bunlar için de duvarlarda nişler açılmıştır. Türbe uzun süre kendi yazgısı ile baş başa kalmış, harap olmuş, çeşitli dönemlerde kaçak define kazıları yapılmış ve bu da sandukaların zarar görmesine neden olmuştur. Yakın tarihlerde Vakıflar Genel Müdürlüğü türbeyi onarmışsa da onarımlarda bazı yanlışlıkların olduğu da dikkati çekmektedir.
Sarı Saltuk Türbesi (İznik)
İznik’in doğusunda, Lefke Kapısına yaklaşık 300 m. uzaklıktaki Çandarlı Halil Hayreddin Türbesi yakınında bir bağ içerisindedir. Türbe İznik’in alınmasından sonra 1331’de yapılmıştır.
Sarı Saltuk’un yaşamı ile ilgili bazı efsaneler bulunmaktadır. Bunlardan birine göre; asıl ismi Mehmet Buhari olan Sarı Saltuk, devrin ünlü hocalarından Hoca Ahmet Yesevi’den ders almış, Hacı Bektaşi Veli ile yakınlık kurmuş ve Orhan Gazi’nin sarayında bulunmuştur. Orhan Gazi tarafından 70 arkadaşı ile birlikte Balkanlar’a gönderilmiş ve orada bir çok yararlılıkları görülmüştür. Ölümünden sonra vasiyeti üzerine vücudu yedi ayrı parçaya bölünmüş ve yedi ayrı yere gömülmüştür. Bu nedenle Sarı Saltuk’un değişik yerlerde mezarları bulunmaktadır.Hıristiyan inanışına göre de Sarı Saltuk Aziz Nikalaos ile eşleştirilmiştir.
Türbe 6.45x6.45 m. ölçüsünde kare planlı olup, dört örme ayağın birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmasından meydana gelmiştir. Bu ayaklar bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla ve aralarına da birer dikey tuğla konularak örülmüştür. Bunların üzerinde de bir kubbe bulunmaktadır. Kubbeye içeriden stalaktitlerle geçilmiş, kubbenin üzeri de dıştan oluklu, kiremitle kaplanmıştır. Etrafı açık türbe olarak isimlendirilen bu türbenin doğu ve batı uzantısına mezar yerleştirilmiştir. Mezarın ayak taşında bitki motifi ile Kuran’dan bir ayet yazılıdır.
Yakup Çelebi Türbesi (İznik)
İznik’te Yakup Çelebi Camisi’nin kuzeybatısında bulunan bu türbe ile ilgili bir kitabe bulunmamaktadır. Yakup çelebi’nin Bursa’da Hüdavendigâr Türbesinde gömülü olup, bu türbenin bir makam olması kuvvetle muhtemeldir. Yakup Çelebi Sultan I.Murad’ın oğlu olup, babası ile birlikte Karamanoğullarına karşı savaşmış, I.Kosava Savaşı’na katılmış, babası Kosava Savaşı’nda şehit düşünce, kardeşi Yıldırım Beyazıt tarafından saltanat iddiasında bulunmasın diye 30 yaşlarında iken boğdurularak öldürülmüştür.
Yakup Çelebi’nin İznik’te camisi, türbesi ve Keles’te de hamamı bulunmaktadır. Bu türbenin XIV.yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı bilinmektedir. Yakup Çelebi Türbesi 6.45x6.45 m. ölçüsünde kare planlıdır. Türbenin köşelerinde örme ayaklar yer almakta olup, bunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Ayaklar ve kemerler tek sıra kesme taş, üç sıra tuğla ile örülmüştür. Bunlara dayanan pandantifli bir kubbe türbenin üzerini örtmektedir. Türbenin batısı sonradan örülerek kapatılmıştır.
Türbe içerisinde basit bir sanduka bulunmaktadır.
Altıparmak Türbesi (İznik)
Altıparmak Türbesi’nin kime ait olduğu bilinmemektedir. Bugün bu türbe, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı bir duvar içerisine alınmıştır. K.Otto-Dorn’a göre bu türbe XVIII.yüzyıla aittir. Ahşap çatılı, duvarları moloz taş ve tuğladan örülmüş idi.
Musa Baba Türbesi (İznik)
Bu türbenin de kime ait olduğu bilinmemektedir. K.Otto-Dorn’a göre XVIII.yüzyılda yapılmıştır. Bugün dikdörtgen planlı bir duvarla sınırlanan bu türbede “El merhum Muhammed Bin Hamza” yazılı bir mezar taşı bulunmaktadır. Bu mezar taşının da buraya ait olup olmadığı kesinlik kazanamamıştır.
Umurbey Mezarı (Gemlik)
Gemlik, Umurbey Köyü’nde Belediye Parkı içerisinde bulunan iki mezardan oluşan bir türbe bulunmaktadır. Bunlardan birisinin baş taşında “Umur Bey Bin Musa Bin Hacı Lala, ayak taşında da 1496” tarihi yazılıdır. İkinci mezarda bugünkü Türkçe ile Umur Bey oğlu Mehmet bey yazılıdır.
Tacü’n-Nisa Sultan Hatun Türbesi ve İshak Paşa Mezarı (İnegöl)
İshak Paşa Camisi’nin doğusunda bulunan Tacü’n-Nisa Sultan Hatun Türbesinin kitabesi bulunmamaktadır. İçerisinde ortada İshak Paşa’nın (ölm.1487) mezarı bulunmaktadır. Diğer iki mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir. Orada yaşayanlar bunların İshak Paşa’nın eşi ve kızına ait olduğunu belirtmişlerdir. İshak Paşa Selanik’te ölmüş ve cesedi vasiyetine uyularak İnegöl’e getirilmiştir. Ekrem Hakkı Ayverdi bu mezarın İshak Paşa Camisi’nin güneyinde olduğunu, 1937 yılında da buraya taşındığını belirtmiştir.
Türbe, altıgen planlı olup, kuzey duvarından içeriye girilmektedir. Güney cephesinde bir niş, diğer cephelerin ortasında da birer pencere bulunmaktadır. Türbenin kuzey cephesinde sivri kemerli, dışa taşkın bir portal yer almaktadır. Türbe bir sıra kesme, iki sıra tuğla taş ve bunların arasına dikine tuğla yerleştirilmiş bir duvar tekniği ile örülmüştür. Türbenin üzeri duvarlara oturan bir kubbe ile örtülüdür.
Sungur Paşa Köyü’ndeki Türbe (İnegöl)
İnegöl, Sungur Paşa Köyü’nde bulunan bu türbe, Sungur Paşa Hamamının 100 m. batısındadır. Kime ait olduğu bilinmemekle beraber, Yenişehir’deki Sungur Paşa Camisi’nin banisi olan bir kişi, büyük olasılıkla bu türbede gömülüdür.
Karacabey’in Hanımı ve Kardeşi Ahmet Bey’in Türbesi (Karacabey)
Karacabey imaretinin güneybatısında yer alan bu türbenin kapı kemeri üzerindeki kitabesine göre, Karacabey’in hanımı ve onun kardeşi Ahmet Bey için 1501-1502 yılında yapılmıştır.
Türbe kitabesinde:
Bu Karaca Beg’in hanımının
Ve onun kardeşi Ahmet Beg’in türbesidir ki
Onun gayreti ile 877 tarihinde tamamlanmıştır yazılıdır.
Türbe kare planlı, üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Doğu duvarından içerisine girilen türbenin kuzey, batı ve güney duvarlarında birer pencere bulunmaktadır. Ayrıca kuzey ve güney duvarlarında birer dikdörtgen niş bulunmaktadır. Türbenin cepheleri kademeli, sağır, sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir. Saçak da iki sıra testere dişi friz ile çevrelenmiştir. Türbenin duvarları bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla ile örülmüştür.
Selahattin Efendi Türbesi (Keles)
Keles’in Dedeler Köyü’nde bulunan Selahattin Efendi Türbesi’nin yapım kitabesi bulunmamaktadır. Yalnızca türbenin penceresinde 1817-1818 tarihi yazılıdır. Türbe içerisinde iki mezar vardır. Köylülerin söylediğine göre burada Horasanlı Selahattin Efendi ile eşi gömülüdür.
Türbe kuzey-güney yönünde kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Üzeri düz bir çatı ile örtülmüştür. Türbeye batı duvarından girilmekte, batı ve kuzey kenarlarında birer dikdörtgen niş bulunmaktadır. Güney cephesinde dışa doğru iki penceresi vardır. Türbenin batısındaki dikdörtgen bölüm sonradan ilave edilmiştir. Türbe moloz taştan yapılmış, duvarların arasına da ahşap hatıllar yerleştirilmiştir.
Şahan (Şahin) Baba Türbesi (Keles)
Keles, Kıranışıklar Köyü’nde bulunan Şahan Baba Türbesi eski mezarlığın içerisinde yer almaktadır. Şahan Baba’nın kim olduğu konusunda bir bilgi bulunmamaktadır.
Türbe kare planlı olup, üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Türbenin içerisine doğu cephesinden girilmektedir. Kuzey duvarında bir penceresi olup, doğu ve güney duvarları sağırdır. Duvarları moloz taş ve tuğla ile örülmüş, köşelerine de devşirme malzemeler eklenmiştir. Duvarlar arasında yer yer ahşap hatıllar görülmektedir. Türbe defineciler tarafından tahrip edilmiştir.
Hamza Bey Türbesi (Mustafakemalpaşa)
Hamza Bey Camisi’nin yanında bulunan Hamza Bey’in türbesinin kuzey cephesinde iki kitabe bulunmaktadır. Bu kitabelerden birisinde Hamza Bey’in 1462-1463 yılında üç değirmenini Bolu’daki dergâhına vakfettiği yazılıdır. Hamza Bey’in Lala Şahin Paşa’nın torununun çocuğu veya torununun torunu olduğu diğer kitabede belirtilmiştir.
Türbe kare planlı olup, üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür. Giriş kapısı kuzey duvarında, güney ve batı duvarlarında da birer penceresi bulunmaktadır. Türbenin alt kısmı kesme taştan, üstü de tuğladan yapılmıştır.
Lala Şahin Paşa Türbesi (Mustafakemalpaşa)
Lala Şahin Paşa’nın medresesinin yanında türbesi bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ndeki bir kayda göre medrese 1883-1884 yılında harap olmuş ve sonradan yenilenmiştir. Medresenin yanındaki türbenin içerisindeki mezar ile ilgili bir kitabe bulunmamaktadır. Ekrem hakkı Ayverdi, 1950 yıllarında yaptığı araştırmada burada Bali Bey isimli bir mezar taşı görmüştür. Buna dayanarak da Bali Bey’in lala Şahin Paşa’nın oğlu Mehmet Paşa’nın oğlu olduğunu ileri sürmektedir. Lala Şahin vakfiyesine göre türbe 1348 tarihinden önce yapılmıştır. Türbe 1948 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından restore edilmiştir.
Türbe kare planlı olup, üzeri sekiz dilimli sivri bir külahla örtülmüştür. Duvarlardan külaha geçiş tromplarla sağlanmıştır. Türbenin girişi doğu cephesinde ve iki yanında da birer penceresi vardır. Girişin lento ve kemerleri kabartma tekniğinde kıvrık dal ve yapraklarla bezenmiştir. Pencerelerin sövelerine Selçuklu nesihi ile yazılmış ayetler yerleştirilmiştir. Türbe moloz taştan yapılmıştır. Doğu ve kuzeydeki pencere kemerleri tuğladan, diğer cephelerdeki pencere kemerleri de üç tuğla ve bir taş dizisinden yapılmıştır. Türbenin batı yanında iki, giriş ekseni karşısında bir, doğusunda da aynı eksen üzerinde olmayan bir penceresi bulunmaktadır.
Şeyh Müftü Türbesi (Mustafakemalpaşa)
Şeyh Müftü Camisi’nin kuzey batısında, camiye bitişik olarak Şeyh Müftü’nün türbesi bulunmaktadır. Şeyh Müftü Mustafakemalpaşa’lı olup, asıl ismi Abdülkerim-ül Kadiri’dir. Kadiri Tarikatına mensup olup, Şeyh Karabali’den ders almış ve Şeyh İmamzade’nin müridi olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman tarafından İstanbul müftülüğüne tayin edilmiş, 1544-1545 yılında ölmüş ve Mustafakemalpaşa’ya gömülmüştür.
Türbe 1894-1895 yılında Naip Şefik Bey’in, Kaymakam Haydar Bey’in ve ismi belli olmayan bir hakimin yardımları ile yapılmıştır.
Türbe dıştan düzensiz dikdörtgen, içeriden de altıgen planlıdır. Doğu batı ve kuzeybatı cephelerinde dışa doğru daralan sivri kemerli birer penceresi vardır. İç kısımda yerden bir metre yüksekliğinde bir seki üzerinde iki ahşap sanduka bulunmaktadır.
Ayas Köyü Türbesi (Ayas Bey Türbesi) (Mustafakemalpaşa)
Mustafakemalpaşa, Ayas Köyü’nde yapılmış olan yeni bir caminin güneyindedir. Türbenin kuzey cephesinde giriş kapısının kemeri üzerinde dört satırlık mermer bir kitabesi vardır. Buradan öğrenildiğine göre 1442 yılının ortalarında Ayas Bin Sinan Bin Ayas Bey tarafından burada türbe, imaret ve bir de mescit yapılmıştır. Türbede Hamza Bin Ayas Bey’in gömülü olduğu yazılıdır (1442).
Ayas Bey Enderunu Hümayun’da eğitim görmüş, Hızır Bey’den ders almış, Fatih Sultan Mehmet’e şehzadeliği sırasında hocalık etmiş ve 1470-1471 yıllarında da ölmüştür. Türbe içerisinde bulunan beş küçük mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir.
Türbe kare planlı tek kubbelidir. Türbenin kuzeydeki girişinde, güney, doğu ve batı duvarlarında birer pencere bulunmaktadır. Türbe içerisinde sivri kemerli dikdörtgen bir niş vardır. Günümüzde türbenin üzeri konik bir çatı ile örtülüdür. Yapımında iki tuğla ve kesme taş şeritleri peş peşe kullanılmıştır. Pencerelerin kemerleri, alınlıkları ve giriş kapısının çevresi tuğladandır.
Şeyh Abdülazia Dağıstani Türbesi (Mustafakemalpaşa)
Mustafakemalpaşa, Koşuboğazı Köyü’nde bulunan bu türbenin doğu cephesindeki girişi üzerinde dört mermer kitabe bulunmaktadır. Bunlardan birincisinde Şeyh Abdülaziz Dağıstani’nin 1882-1883 yılında öldüğü, türbenin de 1873-1874 yıllarında yapıldığı yazılıdır. İkinci ve üçüncü kitabelerde dua metinleri vardır. Dördüncü kitabe ise çok aşınmış olduğundan okunamamıştır. Orijinal türbe yıkılmış, 1964 yılında yerine bugünkü türbe yapılmıştır. Bugünkü yapının mimari bir özelliği bulunmamaktadır.
Kurtçu Mehmet Efendi Türbesi (Orhaneli)
Orhaneli Sırıl Köyü’nün 200 ile 300 m. güneydoğusunda tarlalar içersinde bir tepe üzerindeki bu türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Yalnızca türbe içerisindeki mezarın baş taşında “Merhum ihtiyar Kurtçu Mehmet Velilullah Efendi ruhu için El Fatiha sene h.1199 (1784-1785)” yazılıdır.
Türbe kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma bir çatı ile örtülüdür. Bu çatıyı dört yöndeki üçer tane ahşap destek taşımaktadır. Türbenin duvarları bulunmamaktadır.
Fatma Ana Sultan Mezarı (Orhaneli)
Orhaneli Semercibalık Köyü ile Çakmak Köyü arasında bulunan bu mezarın İhtiyar Kurtçu Veliyullah’ın zevcesi Fatma Sultan’a aittir. Mezar taşı üzerinde de 1791-1792 yılları yazılıdır.
Süleyman Paşa Türbesi (Yenişehir)
Süleyman Paşa Türbesi’nin kitabesi bulunmamaktadır. Vakıf kayıtlarına göre Süleyman Paşa Sultan Orhan Gazi’nin oğlu olup, 1359-1360 yılında ölmüştür. Bu türbeyi Süleyman Paşa İzmit Sancak Beyi iken, 1337-1338’de kendisi için yaptırmıştır. Ancak Süleyman Paşa Bolayır’da gömülmüştür.
Türbe sekizgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Kuzey cephesinde dışa doğru bir çıkıntı yapan niş içerisinde, yay kemerli giriş kapısı bulunmaktadır. Kuzeydoğu, kuzeybatı, doğu ve batı cephelerine birer altlık ve üstlük; güneydoğu, güneybatı ve güney cephelerine de birer üstlük pencere yerleştirilmiştir. Türbenin ortasında iki basamakla çıkılan bir kaide üzerine lahit oturtulmuştur. Buradaki kaidenin sade olmasına karşılık, sandukası stilize yaprak motifleri ile bezenmiştir. Ayrıca lahtin kuzey ve güney yüzünde rozetler, çiçekler, selvi, üzüm, sümbül, zambak ve lale motifleri ile bezenmiştir. Ekrem hakkı Ayverdi’ye göre lahtin baş ve ayak taşları XVII.yüzyıla aittir.
Karaca Ahmet Sultan Türbesi (Yenişehir)
Yenişehir karaca Ahmet Köyü’ndeki bu türbenin vakıf kayıtlarından Karaca Ahmet’ ait olduğu öğrenilmiştir.
Türbe kareye yakın dikdörtgen planlı olup, içerisinde doğu batı yönünde uzanan bir sanduka bulunmaktadır.
Baba Sultan Türbesi (Kestel)
Kestel, Baba Sultan Köyü’nde bulunan Baba Sultan Türbesi, Azerbaycan’ın Hoy Kasabasında doğmuş, Baba İlyas’ın müritlerinden Geyikli Baba olarak tanınan bir dervişe aittir. Bu derviş Osman Gazi ve Onun beylerinden Turgut Alp ile yakınlık kurmuş, Orhan Gazi ile tanışmıştır. Ölümünden sonra Orhan Gazi, tarafından türbesi yaptırılmıştır.
Türbe içerisinde Geyikli Baba’dan başka Şeyh Hacı Mehmet’in (1480-1481) ve Mevlana Abdurrahman’ın (1492) mezarları da bulunmaktadır.
Türbe kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Doğu-batı ekseninde sivri bir kemerle iki bölüme ayrılmıştır. İçerisi güney ve doğu duvarlarında altlı üstlü birer pencere ile dışarıya açılmıştır. Batı duvarındaki bir niş içerisindeki pencere de bitişiğindeki Baba Sultan Camisi’ne açılmaktadır. Türbenin kuzey bölümü dikdörtgen planlı olup üzeri aynalı bir tonozla örtülmüştür. Kuzeydeki giriş kapısı üzerinde bir alınlık vardır ve sivri kemerlidir.
Türbe kesme taş ve tuğla hatıllıdır. Duvarlarında yer yer devşirme mermer parçalara rastlanmaktadır. Ayrıca kubbe kasnağında da testere dişi frizler bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.